alanya haber sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

‘Üzülme annem bu günler geçecek’

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Ümit Özdağ’ı Silivri’de ziyaret etti ve SÖZCÜ’ye yazdı.

Türkiye’nin Gerilim Dolu Günleri

Türkiye, son zamanlarda son derece önemli ve kritik günler yaşıyor.

Son dönemde sürekli devam eden soruşturmalar, baskınlar, gözaltılar, mahkemeler, adeta herkesin “Silivri’yi tatma” durumları devam etmekte.

Yürütülen tuhaf bir demokrasi ve başka bir hukuk devleti anlayışı gözlemlenmekte.

Ankara’da bir restoranda yemek yiyorken 21 Ocak’ta gözaltına alınıp, İstanbul’a getirilen Zafer Partisi Genel Başkanı da bu durumdan nasibini aldı.

Özdağ, neden İstanbul’a getirildiğini anlamadan terör suçu soruşturma bürosunda buldu kendisini.

Bir siyasi parti lideri olan Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan resen soruşturma başlatıldı ve daha sonra suç genişletildi. “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik” suçundan mahkemeye çıkarıldı ve tutuklanarak Marmara Ceza İnfaz Kurumu’nun 9 nolu cezaevine konuldu.

O günden beri soğuk hücresinde tek başına cezaevinde olan Özdağ, ziyaretine gittiğimde şaşkın bir şekilde karşıladı beni.

Basın kurumu başkanı olarak izin aldığımı söylediğimde yüzünde bir gülümseme belirdi.

Son 15 yılda, Silivri zindanında tutsak olan birçok gazeteci, bilim adamı, iş insanı, yazar ve komutanı ziyaret ettik. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Mustafa Balbay, Müyesser Yıldız, Altan kardeşler, Murat’lar ve hatta Nedim Şener gibi isimlerden bahsediyoruz.

Genel Kurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ve dünyaca tanınan Bilim adamı Prof. Dr. Mehmet Haberal da aralarında.

Düşmüşüz yerin dibine dediğimiz anlar oluyordu, unutamadık.

Haberal Hoca, uzun tutsaklık sürecinde hücrenin penceresindeki kafesin 80 petek olduğunu ifade etmişti.

Özdağ da belki penceresinin 80 petek olduğunu saymıştı. Kim bilir?

Açık görüş salonunda demir kapının çıkardığı sesle hızlı adımlarla bana yaklaştı Özdağ.

İnanamadım.

O kadar zayıflamıştı ki, yüzündeki çizgiler belirginleşmişti.

“Nasılsınız?” dediğimde, “Bu haksız tutukluğun bitmesini bekliyorum” yanıtını verdi.

Kendisini çok zayıf bulduğumu söylediğimde, “Dikkatli yemek yemem gerekiyor” dedi.

FETÖ döneminden, Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat, Gezi davalarına kadar bitmek bilmeyen sürecin en meşhur yeri olan Silivri, son zamanlarda insanların uğraması gereken bir yer haline gelmiş durumda.

YILDIZLAR GEÇİDİ GİBİ

Avluya çıkarılan tutuklular için “Yıldızlar Geçidi” denebilir şu an.

Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ’ın yanı sıra, iş insanı Osman Kavala, Selçuk Kozağaçlı ve terörle ilişkilendirilen herkes burada.

5 adımlık avlunun üstü tel örgüyle kaplı ve mavilikleri ancak tel örgünün altından görebiliyorlar.

Tanıdık ya da tanımadık, herkes aynı çatı altında, üç adımlık hücrelerinde aylarca hatta yıllarca kalmakta.

Özdağ ile süreci konuştuk, haksız bir şekilde tutuklandığını, düşman hukukuna maruz kaldığını ve anayasal haklarının çiğnendiğini, farklı görüşlerinden dolayı içeri alındığını tekrarladı.

Daha önce Selahattin Demirtaş’a da aynı tür hukuksuzluğun yapılmaması gerektiğini belirten Özdağ, kendisiyle farklı görüşteki diğer tutuklularla aynı hücrede kaldığını ifade etti.

“Küçük avluya çıkarıldığınızda kimleri görüyorsunuz?” diye sorduğumda, güldü ve cevapladı:

“Osman Kavala ile karşılaştım, birkaç kitaptan bahsetti, okumadım dedim, ‘biz basıyoruz, size gönderelim’ dedi. Kabul ettim. Birçok insanı ilk kez burada gördüm.”

Özdağ, “Hukuk burada yok. Böyle bir şey olmaz. Öcalan pazarlığında konuşmamak için içeri alındım” dedi ve ekledi “Vücudum burada, fakat aslında dışarıdayım.”

Annemden de bahsettim, bir kez geldiğini ve artık yaşlandığı için gelmek istemediğini söyledi.

Yüzünde bir hüzün belirmişti, duygusal anlamda etkilenmişti.

İşte şimdi gözaltında tutulan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya üzerinden annelere seslendiği gibi;

“Üzülme annem.
Bu günler geçecek.
Bu, annelerin ve çocukların mücadelesidir.”

“Geçecek ama ne zaman?” sorusunu yöneltemedim.

Özdağ ile vedalaşırken, salonun duvarlarına asılı Maldivleri andıran manzarayı göstererek “umarım en kısa zamanda özgür kalırsınız” diyebildim. Güneş, Silivri’de batarken yeni günlerin aydınlıklar getirmesini dileyerek yola koyuldum.